Fitoterapi

Op.Dr.İlhan DEMİRYILMAZ

Fitoterapi

Fitoterapi, bitkilerin içindeki kimyasal maddeler izole edilmeden, tedavi amacıyla ilaç niyetine kullanılmasıdır. Aslında farmakoloji’nin bir dalıdır. Şifalı bitkilerde çeşitli vitaminler, mineraller, oligo-elementler, organik asitler, eter yağları, karbonhidratlar, proteinler, fermentler, hormonlar bulunur. Hastalıkların önlenmesi ve sağlıklı bir yaşam için şifalı bitkiler en güvenilir tamamlayıcı tıp uygulayıcılarıdır. Sadece hastalık gelince değil, hasta olmamak için kullanılmalıdır. Bitkilerin tedavi edici etkileri, yavaş kalıcı ve doğaldır. Çayları, yemekleri, rejimleri, masajları ile şifalı bitkiler yaşam boyu yanımızdadır. Ayrıca şifalı bitkilerle tedavi, müstahzar ilaçlara göre çok daha ucuzdur.

Bitkiler vücudumuzda bozulmuş dengeleri düzelterek, sağlıklı olmamızı sağlayan önemli doğal kaynaklarımızdır. Dünyamızdaki tüm enerji kaynaklarının özü olan güneşteki enerjiyi bünyemize taşıyan bitkiler vasıtası ile hücrelerimizin enerji depoları doldurulmaktadır. Fitoterapi; bitkilerin çiçek, kabuk, yaprak, tohum, özsuyu ya da meyveleri ile yapılan tedaviler bütünüdür.
Bitkiler; sentez yoluyla elde edilen kimyasal ilaçlara göre organizmaya daha çok şifa, daha az yan etki yapar. Bu nedenle kullanım gittikçe yaygınlaşmakta ve başarılı sonuçlara ulaşılmaktadır. Ancak, bilinçsiz kullanımla hastalıklara davetiye çıkartıldığı da unutulmamalıdır. Hekim nezaretinde olmadan hastanın kendi kendisini şifalı bitkilerle tedavi olmaya kalkışması, doğru olmayan ve sakıncaları olabilecek sonuçlar doğurabilir.
Günümüzde yoğun olarak kullanılan ilaçlar, şifalı bitkilerin aksine, birtakım toksik, alerjik, hemotolojik yan etkilere sahiptir. Bu ilaçların uzun süre kullanılması, hasta üzerindeki toksik etkilerinin artmasına neden olmaktadır. İşte bu gibi durumlarda, yan etkileri pek az olan şifalı bitkilerle tedavi önem kazanmaktadır. Şifalı bitkilerle tedavide, bitkilerin içindeki etkili kimyasal maddenin organizmaya zarar vermesini önleyen başka kimyasal maddeler de vardır. Bu bakımdan şifalı bitkilerle tedavi, ilaç sanayinin ürettiği ilaçlara göre daha büyük bir biyolojik uyum sağlar. Mesela kansızlık hastalığında kullanılan demir ihtiva eden ilaçların alerjik etkileri varken, demir içeren bitkilerin alerjik etkileri yoktur. Şifalı bitkilerin toksik etkileri müstahzarlara göre fevkalade düşüktür. Mesela, müstahzar atropinin dozu iyi ayarlanmazsa, sonuç son derece tehlikeli olabilir. Fakat “güzel avrat otu” (belladonna) ile yapılan tedavide, bu bitkinin ihtiva ettiği doğal atropin aynı tehlikeyi göstermez, zira bunun dozu çok kolay ayarlanabilir.
İdeal tedavi iki safhada değerlendirilmelidir: Birinci safhada semptomların izalesi için müstahzar ilaçlara dayanan kısa süreli bir tedavi uygulanmalı, bunu şifalı bitkilere dayanan uzun süreli tedavi izlemelidir. Böylece uygulanan ilaçların yan etkileri minimuma indirilmiş olur.
Bitkiler ilk insanın yaratıldığı günden bu yana, bizler için gıda ve şifa kaynağı olmuştur. Yaşadığımız yüzyılın başına kadar da en önemli ilaç kaynağı yine bitkilerdi. Uzun süredir doğal kaynakları esas alan tıbbi çalışmalar, binlerce bitkinin kullanım alanını da belirlemiştir. Özellikle Hindistan ve Çin’de binlerce yıllık araştırma ve tıbbi gelenek, şifalı bitkilerin ayrımında temel kaynak olmuştur. Son 30-40 yıllık süreçte ise Almanya bu konuda laboratuar araştırmalarına dayalı çalışmalar yaparak, bitkisel tedavide dünya lideri konumuna ulaşmıştır.
Bitkileri uzmanınızın tavsiyesiyle hazırlayın.

Bitkileri ıhlamur gibi kaynatıp balla tatlandırarak içiniz. Fokur fokur uzun süre kaynatmayın.
Devamlı kullandığınız marul, soğan, roka, ceviz vs. gıdaların yan tesirlerini ve telafilerini göz önünde bulundurun.
Bitkilerle tedavi çok yönlü ve ucuz bir tedavi şeklidir. Fakat uzun süre kullanmak gerekebilir.
Öz suyu acı olan bitkiler şifalıdır ve kan temizleyicidir.
Çoğu bitki ve meyvelerin yan tesiri, yine aynı bitkinin kendisinin başka bir yeriyle telafi edilebilmektedir. Sineğin bir kanadının zehir, diğer kanadı panzehir olması gibi, fındık sivilce ve kaşıntı yaptığında yaprağı, kayısı ishal yaptığında ise çekirdeğinin içi önleyicisidir.
Meyvelerin (kayısı, incir, şeftali gibi) hazmı kolaylaştırma etkisi, kuru bitkilerden daha fazladır. Bir bitki içilerek bir hastalığı tedavi ediyorsa, sürülerek de aynı hastalığa faydası vardır. Bir bitki sürülerek bir hastalığı tedavi ediyorsa, aynı bitkiyle içten (yenerek-içerek) tedavi de uygulamak gerekir. Sarımsak yağı romatizmaya faydalıdır, sarımsak yemek daha çok faydalıdır. Tabi ki bazı zehirli bitkilerin yenmesi zararlıdır. Bu konuda dikkatli davranmak gereklidir.
Nohut, mercimek, fasulye, pirinç, gibi baklagillerin suları iyi temizleyicidir. Islatılıp bekletildikten sonra çamaşır makinesine konursa, bu sular beyazlatıcı görevi yapar. Sirke çamaşır makinesine yıkama esnasında konursa, çamaşırları dezenfekte eder.
Eğer bitkiyi kendiniz topladıysanız, mutlaka gölgede kurutun. Güneş ışığı bitkilerin şifalı enerjilerini azaltır.
Herhangi bir şifalı bitkiler kitabını okuyup da, şu hastalığa şu, şu bitki iyi geliyor diye not alıp 10-20 çeşit bitkiyi karıştırıp terkip yapmayın. Çünkü karışım çoğaldıkça, bitkilerin tesir gücü azalıyor ya da kayboluyor. Bitkilere şifayı veren, bitkilerde mevcut olan kimyasal elementlerdir. Bunların birbiriyle fazla tepkimeye girmesi, farklı bir kimyasal bağ oluşturup şifa etkisini kaybettirmektedir.
Tedaviyi, iyi bildiğiniz, severek yiyip içtiğiniz, evinizde ve manavda bulunan temel meyve, hububat ve sebzelerle uygulayın. Eğer dikkatlice bunları incelerseniz göreceksiniz ki; çoğu hastalıklar yemek olarak, salata olarak yediğimiz bitkilerle tedavi edilebilir.
Bal, çörek otu, misvak, incir, hurma, sarımsak gibi geleneksel şifalı bitkileri her zaman kullanabilirsiniz. Bunlar çok yönlü şifa verici bitkilerdir.
Bitkilerle tedavide, az fakat uzun süre kullanımı tercih edin. Çok kısa sürede çok fazla tedavi uygulamak vücudun sistemini bozabilir. Birçok diken familyaları, ucu sivri ve iğne gibi olduğundan; tıkanıklık çözücü, idrar söktürücü ve özellikle karaciğer tıkanıklıklarını çözücü, karaciğeri güçlendirici etki göstermektedir.
Yabani hayvanlar hastalandıklarında içgüdülerini kullanarak, hastalıklarına şifa olan otu bulurlar. Örneğin yılan, kış uykusundan uyanınca, rezeneye gözlerini sürter.
İçinde sümüksü madde bulunan bitkiler (ıhlamur, keten tohumu, sinirli ot gibi), yara ve iltihapların tedavisinde etkilidir. Cilt temizleme özelliğine sahiptir.
Bütün ağaç sakızlarının yara iyileştirici özelliği vardır. Bebeklerin tedavisinde, rahatsızlığı gideren gıdalar anneye yedirilir. Şifa, anne sütünden çocuğa geçer. Mesela bebelerde sık görülen sarılık vakasında anne, salatalık rendesiyle bal karışımını bol bol yer, bebeğe de az yedirir.
Doğada her hastalığa çare olabilecek pek çok sayıda şifalı bitki vardır. Yıllardır bikilerle çeşitli bitki çayları ile yapmış olduğum tavsiyelerimi hastalarım bilirler. Özellikle defne yaprağı, oğul otu, nane, ıhlamur papatya gibi bitki çayları ile hastalarım hem gerginliklerden kurtulmuşlar, hem sıkıntılarını daha az hissederek daha rahat uyuduklarını söylemişlerdir